ODTÜ Bileşenleri Ortak Kamuoyu ve Basın Açıklaması


BASINA VE KAMUOYUNA

25.12.2015 tarihinde saat 10.30’da ODTÜ yerleşkesi Rektörlük binası önünde, Eğitim Sen ODTÜ İşyeri Temsilciliği, Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği ve ODTÜ Öğrencileri tarafından yapılacak basın açıklamasının metnidir.

ODTÜ’de 22 Aralık 2015 tarihinde yaşanan gerginlik, kampus sınırlarını aşarak ülke gündeminin üst sıralarına oturdu. Bazı medya kuruluşları tarafından gerçeği yansıtmayan bir biçimde “ODTÜ’de namaz kılan öğrencilere saldırı” başlığıyla duyurulan olay, kısa süre içerisinde ODTÜ öğrencilerini ve yönetimini hedef gösteren tehlikeli bir karalama ve linç kampanyasına dönüştürüldü. Kimi devlet bürokratları ve hükümet yetkilileri de, yerleşkeye silahlı zor yoluyla girilmesine varan sorumsuz beyanlarıyla bir devlet üniversitesine yönelen bu kara propagandanın bizzat yürütücüsü oldular.

ODTÜ öğrencileri, emekçileri ve mezunları olarak, kamuoyunu sağlıklı bir biçimde bilgilendirmek istiyor ve ODTÜ’de yıllardır emek ve özveriyle yaşattığımız çoğulcu, demokratik ve barışçı birarada yaşama kültürünün bu saldırılarla yıpratılmasına izin vermeyeceğimizi duyuruyoruz.

ODTÜ’de şiddet, ırkçılık, cinsiyetçilik ve ayrımcılık içermeyen tüm görüş ve talepler özgürce ifade edilebilmektedir. İnanç ve ibadet özgürlüğü kapsamındaki görüş ve talepler bu açıdan bir istisna değildir.

Son günlerde sosyal medyada Üniversitemizde bir mescit sorunu olduğu gibi bir kanaat oluşturulmaya çalışılmaktadır.  Ancak bu, gerçeği yansıtmamaktadır. ODTÜ’de uzun yıllardır kullanılmakta olan yaklaşık 2 bin kişi kapasiteli bir cami ve yerleşkenin yurtlar bölgesi, kütüphane, hazırlık binası, yapı işleri gibi nüfusun yoğun olduğu çeşitli noktalarında mescitler bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda öğrencilerin ve çalışanların talepleri doğrultusunda bunlara yenileri eklenmiştir. İbadetlerini yerine getirmek isteyen ODTÜ’lüler bugüne kadar herhangi bir baskıya maruz kalmadan, bu mekânlardan sorunsuzca faydalanagelmiştir. Din tacirlerinin provokasyonları nedeniyle, bu pratiğin zarar görmesine izin verilemez.

Üniversitemizde birkaç gün önce yaşanan gerginliğin temelinde, mevcut ibadet mekânlarının yetersiz kalması ya da iddia edildiği gibi ibadetin engellenmesi değil; gündeme gelen yeni bir mescit talebinin, eğitim ve öğretime yönelik ihtiyaçlar dikkate alınarak nasıl çözülebileceğinin değerlendirildiği bir aşamada, IŞİDci zihniyetin devreye girerek sorunu çatışmacı bir siyasi zemine taşıyacak provokatif müdahaleler yapması bulunmaktadır. Son yıllarda ilkel şiddet gösterileriyle ülkemizi sarsan ve toplumsal barışı inanç ayrımcılığına dayalı çatışmacı bir anlayışla tehdit eden bu tektipleştirici zihniyet, bir süredir kendisine ODTÜ’yü hedef olarak seçmiştir. ODTÜ öğrencilerini IŞİDvari yöntemler kullanmakla -“kafanızı keseceğiz” diyerek- tehdit eden bu zihniyet, kendisini inançların ve ibadetin arkasına gizlemeye çalışmaktadır.

Bu provokatörler, sadece muhalif öğrencileri değil, mescidi kullanan ve mescidin cihatçı örgütlenmeye paravan olarak kullanılmasına itiraz eden öğrenciler de hedef almıştır. 22 Aralık günü yaşanan gerginlik sırasında, namaz kılmak için mescitte bulunan bir araştırma görevlisi, bu kişiler tarafından darp edilmiş ve yaralanmıştır.

Bu zihniyetin üniversitemizde çatışma zemini yaratmaya çalışması kadar, kimi hükümet yetkililerinin bu zemini kendi siyasal niyetleri doğrultusunda kullanmak amacıyla sahiplenmeleri de oldukça vahimdir. “Gerekirse Cizre’ye nasıl giriliyor, Silopi’ye nasıl giriliyor, ODTÜ’ye de girilir,” sözlerini sarf eden AKP Ankara milletvekili Aydın Ünal, ODTÜ öğrencilerine yönelebilecek saldırıların sorumluluğunu taşıyacaktır. Bu türden kabul edilemez tutum ve beyanlar, dün Hacettepe ve İstanbul Üniversitelerinde çok sayıda öğrencinin yaralandığı korkunç saldırıların da önünü açmış, saldırganlara cesaret vermiştir.

Sosyal medya üzerinden manipülasyon yapmayı meslek edinmiş “troller” tarafından #ODTÜRektörüGörevdenAlınsın etiketiyle başlatılan kamuoyu oluşturma girişimi, karşı karşıya olduğumuz provokasyonun bir diğer niyetini açıkça beyan etmektedir. Üniversiteleri baskı altında tutmaya, sadece iktidarın ve piyasanın ihtiyaçlarını karşılayan kurumlar haline dönüştürmeye çalışanların bu çabalarının rektörlük seçimleri öncesine denk gelmesinin tesadüf olmadığını düşünüyoruz. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ın YÖK’e çağrılmasının ve YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın konuyla ilgili açıklamalarının bu müdahale girişiminin bir parçası olduğu kanaatindeyiz. Bu noktada belirtmek isteriz ki, üniversiteyi kimin yöneteceğine üniversite bileşenleri karar vermelidir.

ODTÜ öğrencileri, emekçileri ve mezunları olarak bu açıklamayı yaptığımız sırada, üniversitemiz yerleşkesinin A1 kapısında bir başka açıklama daha yapılıyor. Üniversitemizde tek bir üyesi dahi bulunmayan hükümet yanlısı bir çalışma örgütü, mesnetsiz iddialarla ODTÜ öğrencilerini ve yönetimini hedef gösteriyor. Bu türden girişimlerin ODTÜ öğrencileri ve çalışanları ile çoğulcu kültürünü hedef alan saldırılara dönüşmemesi için tüm kişi ve kurumları sorumluluk ve ciddiyet içinde davranmaya davet ediyoruz.

Karşı karşıya kaldığımız bu örgütlü provokasyona teslim olmayacağız. Üniversitemizde ve coğrafyamızda, halkları, inançları ve kimlikleri şiddet yoluyla bastırma ve susturma politikalarına karşı barışın, kardeşliğin ve özgürlüklerin sesini yükseltmeye devam edeceğiz.

EğitimSen ODTÜ İşyeri Temsilciliği
ODTÜ Öğrencileri
Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği
ODTÜ Mezunları Derneği